İnsanlar artık, yapılan yanlışların ya da söylenen yanlışların doğrudan söylenmesini bekliyor, din adamlarından. İnsanlar artık zaten "yalan" olan bu Dünya'da gerçeklerin doğrudan söylenmesini bekliyor.
Bazı din adamları, ulusal kanalarda Müslümanlar için hayırlı günlerde, bazı din adamları yerel kanalarda rutin olarak, bazı din adamları internet sayfalarında din programları yapıyorlar. Kimisi dini anlatıyor, kimisi yapılan yanlışları anlatıyor. Dinin anlatılmasında problem yok. Zaten yanlış bir şey söylediğinde anlatan, sağlamasını yapmak kolay. Ama sorun ahlaki olarak, insani olarak yapılan yanlışları, din üzerinden doğruyu anlatma çalışırken yapılıyor.Bunları anlatırken, ya Kuran-ı Kerim'den ya Peygamberlerin hayatından, ya onlara en yakın akrabalarından ya da çevrelerinden yaşadıklarını özlü sözlerle veya hikayelerle anlatıyorlar. Bu, doğru mu?
Mevlana varlığın itibar getirmeyeceğini şu sözlerle anlatmış. "Ne insanlar gördüm kıyafeti yok, ne kıyafetler gördüm içinde "İnsan" yok. Mevlana mutlaka yaşanmış bir olaydan yola çıkarak dolaylı yoldan mesaj vermeye çalışmış, direk söylememiş.Diyebilirsiniz ki " başka nasıl söylesin, bunda anlaşılmayacak ne var". Doğru! Fakat bazıları anlamayabilir ki, "anlayışsız" diye hitap ettiğimizi, "anlamamazlığa geldi" dediğimizi de hatırlayalım. Çünkü bir gün dul yetim hakkı yiyen bir milyar dolarlık holding patronunun Twitter'dan, Müslüman ve bilgili gözükmek için, -aslında ne kadar cahil olduğu ve münafık olduğu ortaya çıkıyor, Mevlananın kıyafetle igili sözünü yazmış. Mevlana senin gibiler için yani parası olup üstüne kıyafet giyip, "vicdanını" çıkaranlar için söylemiş olduğunu herhalde! sonradan farketmiş ki! Tweeti silmiş! İşte bu gibi insanlar için, günümüzde özlü sözlerle değilde, direkt olarak söylemek lazım (mı) yaptıkları yanlışları?
Televizyon programı yapan din adamları, birçoğu yukarıda bahsettiğim gibi yaşanmış hikayeleri anlatarak, iman sahibi insanların imanını yükseltmek, imanı olmayanları, münafıkları doğru yola sevk etmeye çalışıyorlar. Allah'ın apaçık olan ayetlerini, Peygamberin apaçık olan hadislerini anlamayanlar, hikayelerini mi anlayacak ve doğru yolu bulacaklar? Acaba Onlara da mı hikaye yerini usturuplu şekilde direkt olarak doğruyu söylemek lazım? Örnek olarak bende size bir hikaye anlatayım!!!
Hz Ali bir gün bir Hrıstiyan'a misafir olur. Adam üzüm ikram eder, Hz Ali kabul eder. Adam şarap ikram eder, Hz Ali "haramdır" der. Adam "Müslümanları anlamıyorum, şarap üzümden yapılıyuor , üzüm helal ama şarap haram" der. Hz Ali "eşin var mı" der. Adam " var" der. "Kızın var mı" der. "Var"
der. "Çağır" der. İkisi yanyana gelir. Hz Ali "kız annedendir" der. "Anne helal ama kız haramdır" der. Adam Müslüman olur.
Tabiki bu hikaye Münafıkların, vicdansızların yaptıklarına karşın masum bir hikaye. Hz Ali adama bir hikaye anlatacağına usturuplu bir şekilde yüzüne karşı doğruyu direkt söylemiş. Günümüzde de bazı din adamları böyle yapmalı (mı)?
Bazı din adamları, ulusal kanalarda Müslümanlar için hayırlı günlerde, bazı din adamları yerel kanalarda rutin olarak, bazı din adamları internet sayfalarında din programları yapıyorlar. Kimisi dini anlatıyor, kimisi yapılan yanlışları anlatıyor. Dinin anlatılmasında problem yok. Zaten yanlış bir şey söylediğinde anlatan, sağlamasını yapmak kolay. Ama sorun ahlaki olarak, insani olarak yapılan yanlışları, din üzerinden doğruyu anlatma çalışırken yapılıyor.Bunları anlatırken, ya Kuran-ı Kerim'den ya Peygamberlerin hayatından, ya onlara en yakın akrabalarından ya da çevrelerinden yaşadıklarını özlü sözlerle veya hikayelerle anlatıyorlar. Bu, doğru mu?
Mevlana varlığın itibar getirmeyeceğini şu sözlerle anlatmış. "Ne insanlar gördüm kıyafeti yok, ne kıyafetler gördüm içinde "İnsan" yok. Mevlana mutlaka yaşanmış bir olaydan yola çıkarak dolaylı yoldan mesaj vermeye çalışmış, direk söylememiş.Diyebilirsiniz ki " başka nasıl söylesin, bunda anlaşılmayacak ne var". Doğru! Fakat bazıları anlamayabilir ki, "anlayışsız" diye hitap ettiğimizi, "anlamamazlığa geldi" dediğimizi de hatırlayalım. Çünkü bir gün dul yetim hakkı yiyen bir milyar dolarlık holding patronunun Twitter'dan, Müslüman ve bilgili gözükmek için, -aslında ne kadar cahil olduğu ve münafık olduğu ortaya çıkıyor, Mevlananın kıyafetle igili sözünü yazmış. Mevlana senin gibiler için yani parası olup üstüne kıyafet giyip, "vicdanını" çıkaranlar için söylemiş olduğunu herhalde! sonradan farketmiş ki! Tweeti silmiş! İşte bu gibi insanlar için, günümüzde özlü sözlerle değilde, direkt olarak söylemek lazım (mı) yaptıkları yanlışları?
Televizyon programı yapan din adamları, birçoğu yukarıda bahsettiğim gibi yaşanmış hikayeleri anlatarak, iman sahibi insanların imanını yükseltmek, imanı olmayanları, münafıkları doğru yola sevk etmeye çalışıyorlar. Allah'ın apaçık olan ayetlerini, Peygamberin apaçık olan hadislerini anlamayanlar, hikayelerini mi anlayacak ve doğru yolu bulacaklar? Acaba Onlara da mı hikaye yerini usturuplu şekilde direkt olarak doğruyu söylemek lazım? Örnek olarak bende size bir hikaye anlatayım!!!
Hz Ali bir gün bir Hrıstiyan'a misafir olur. Adam üzüm ikram eder, Hz Ali kabul eder. Adam şarap ikram eder, Hz Ali "haramdır" der. Adam "Müslümanları anlamıyorum, şarap üzümden yapılıyuor , üzüm helal ama şarap haram" der. Hz Ali "eşin var mı" der. Adam " var" der. "Kızın var mı" der. "Var"
der. "Çağır" der. İkisi yanyana gelir. Hz Ali "kız annedendir" der. "Anne helal ama kız haramdır" der. Adam Müslüman olur.
Tabiki bu hikaye Münafıkların, vicdansızların yaptıklarına karşın masum bir hikaye. Hz Ali adama bir hikaye anlatacağına usturuplu bir şekilde yüzüne karşı doğruyu direkt söylemiş. Günümüzde de bazı din adamları böyle yapmalı (mı)?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder